Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Bursa Şubesi tarafından ‘17 Ağustos 1999’ depremi konulu basın açıklaması düzenlendi. TMMOB Bursa İKK Sekreteri Murat Korkut, 17 Ağustos’un sadece yalnızca yas günü değil, hesap sorma günü olduğuna dikkat çekti.
ADİVİYE ELBAŞ – GAZETEABC
BURSA (İGFA) – 17 Ağustos 1999 yılında Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde meydana gelen depremde 17.480 vatandaşımızın hayatını kaybetmişti. Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Bursa Şubesi ‘Unutmadık, Unutmayacağız, Unutturmayacağız’ konulu basın açıklaması düzenledi.
Düzenlenen basın açıklamasında önemli açıklamalarda bulunan TMMOB Bursa İKK Sekreteri Murat Korkut: “17 Ağustos 1999’da Kocaeli–Gölcük merkezli Marmara Depremi’nde on binlerce insanımızı toprağa verdik. Ardından gelen Düzce Depremi acımızı katladı. 26 yıldır aynı acıyı yaşıyoruz. Yitirdiğimiz canları saygıyla anıyor, ancak sorumlulara bir kez daha sesleniyoruz: Bu ölümler kader değil, ihmaldir, ranttır, suçtur! 17 Ağustos yalnızca yas günü değil, hesap sorma günüdür. Çünkü 26 yılda değişen tek şey, yaşanan felaketlerin sayısıdır. Politikalar, zihniyet ve ihmaller aynı kalmıştır.
6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş ve Hatay’da yaşanan depremler, 17 Ağustos’un acısını kat be kat büyüttü. 50 binden fazla yurttaşımızı kaybettik. On binlerce bina yıkıldı, yüz binlercesi oturulamaz hale geldi. Ekonomik kayıp yüz milyarlarca doları buldu. Ve ne yazık ki, bu felaketin ardından bile aynı rant odaklı düzen devam ediyor.
Geçtiğimiz hafta Balıkesir-Sındırgı depremiyle yine aynı korkuyu yaşadık. Bu ülke, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinde olmasına rağmen, bilimin ve tekniğin gereği yapılmıyor. Mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı; rant uğruna devre dışı bırakılıyor. Yapı denetimi ticarileştirilmiş, kamu binaları denetim dışına çıkarılmış, TMMOB’a bağlı Odaların eğitim, belgelendirme ve denetim görevleri yok sayılmış; denetimsizlik adeta kurumsallaştırılmıştır. İmar aflarıyla, liyakatsiz kadrolarla, tek merkezden yönetilen plansızlıkla; dolgu alanları, dere yatakları, kıyılar ve toplanma alanları ranta açıldı. Doğayla uyumlu şehir planlaması yok edildi. Depremler böylece doğa olayı olmaktan çıkıp, göz göre göre işlenen kitlesel bir suça dönüştü.
Halkın can güvenliği için yapılması gerekenler bellidir:
Rantçı, piyasacı, denetimsiz düzen derhal terk edilmelidir.
Depremle ilgili tüm kurumlar, Meslek Odaları ve bilim insanlarıyla; liyakat ve uzmanlık temelinde yeniden yapılandırılmalıdır.
Yapı denetimi, ticari şirketlerin elinden alınmalı; etik değerlere bağlı, bağımsız mühendisler ve Meslek Odaları tarafından yürütülmelidir.
Tüm okullar, hastaneler ve kamu yapıları acilen denetlenmeli; riskli yapılar derhal güçlendirilmelidir.
Endüstriyel tesisler için yüksek güvenlik standartları zorunlu olmalı; riskli bölgeler yapılaşmaya kapatılmalıdır.
İmar affı ya da barışı gibi ölüm fermanları bir daha asla çıkarılmamalıdır.
Kentsel dönüşüm, halkı yerinden eden rant projeleri olmaktan çıkarılmalı; yerinde, adil ve kamusal sorumlulukla yapılmalıdır.
26 yıldır aynı gerçeği haykırıyoruz. Öldüren deprem değil; bilime kulak tıkayan, denetimi yok eden, rantı önceleyen yönetim anlayışıdır. Halkın yaşam hakkı pazarlık konusu yapılamaz. 26 yıldır aynı acıyı yaşıyoruz! Öldüren deprem değil; bilimi yok sayan, denetimi ortadan kaldıran, rant uğruna halkı ölüme terk eden anlayıştır. Yaşam hakkımız pazarlık konusu yapılamaz!” şeklinde konuştu.
Yorumlar kapalı.